https://online.hghospital.com.tr:8080/Randevu/index.htmlRandevu İçin Tıklayın
Büyük Safen Ven Varislerinin TedavisindeEndovenöz Lazer Ablasyon:Üç Yıllık Deneyimlerimiz
ÖZET Amaç: Alt ekstremitelerin yüzeyel venöz yetmezliği olan hastalarda endovenöz lazer ablasyon tedavisinde üç yıllık klinik deneyimlerimizi sunmayı amaçladık. Ge reç ve Yönt em ler: Ocak 2009 Haziran
2012 tarihleri arasında kalp ve damar cerrahisi kliniğine başvuran ve yüzeyel venöz yetmezlik tanısı konulan, 980 nm diod lazer (Biolas-15D) ile endovasküler lazer ablasyon uygulanan 258 hasta çalışmaya dahil edildi. Hastalar işlem öncesinde klinik şiddet, etiyoloji, anatomi, patofizyoloji (CEAP) sınıflamasına göre
sınıflandırıldı. Hastaların işlem öncesi klinik şikayet ve bulgularının puanlanması sistemine dayanan venöz
klinik ciddiyet skoru (VCSS) değerleri kaydedildi. Tümesent anestezi altında 258 hasta, 309 bacak endovenöz lazer ablasyon işlemi uygulanarak tedavi edildi. Hastalar 1. hafta, 1. ay, 3. ay ve 6. aylarda klinik olarak
ve renkli Doppler ultrasonografi ile izlendi. Renkli Doppler ultrasonografide safen venlerin oklüzyonu, rekanalizasyonu ve rezidü variköziteler değerlendirildi. Majör ve minör komplikasyonlar araştırıldı. Bul gular: Klinik olarak endovenöz lazer ablasyon işleminde başarı oranı %97,1 olarak tespit edildi. Hastaların
%43’ünde işleme bağlı değişik derecelerde ekimoz ve hassasiyet gelişti. Minör komplikasyon olarak bir hastada lokal apse, üç hastada sellülit, iki hastada tromboflebit, dört hastada parestezi, iki hastada hematom,
iki hastada ödem izlendi. Hastalardaki tüm minör komplikasyonlar medikal tedavi ile kontrol altına alındı. Minör komplikasyon oranı %4,5 olarak bulundu. Derin ven trombozu gibi majör bir komplikasyon izlenmedi. Takip süresince 9 hastada rekanalizasyon gelişti, rekanalizasyon oranı %2,9 olarak bulundu. Bir
hastada 7 cm’lik kateter parçası lazer enerjisine maruz kalarak vena safena magnada kaldı, açık cerrahi ile
çıkarıldı. Son uç: Endovenöz lazer ablasyon işlemi yüksek klinik başarı oranına sahip olup, birçok klinikte olduğu gibi bizim kliniğimizde de cerrahi tedavinin yerini almıştır ve güvenle yapılmaktadır.
Anaht ar Kel i mel er: Variköz venler; lazer tedavisi
ABS TRACT Objective: We present our 3-years experience on endovenous laser ablation therapy in patients with lower extremity superficial venous insufficiency. Material and Methods: The patients enrolled
in the study were 258 patients who underwent endovenous laser ablation with 980 nm diod laser (Biolas15D) for superficial venous insufficiency after administration to the cardiovascular surgery clinic. Patients
were classified using clinical severity, etiology, anatomy, pathophysiology (CEAP) classification before
the operation. Venous clinical severity score (VCSS) scores were recorded which depend on scoring the
clinical symptoms and findings of patients preoperatively. In total, 258 patients, 309 extremities were
treated with endovenous laser ablation procedure under tumescent anesthesia. Patients were clinically
examined and screened with colour Doppler ultrasonography at first week, first month, third month and
sixth month after the operation. Safenous venous occlusion, recanalisation and residual varicosity were
evaluated with colour Doppler ultrasonography. Results: Clinical succes of endovenous laser ablation therapy was 97.1%. Echymosis and tenderness was inspected in variable severity due to the procedure in 43%
of the patients. Local abcess was seen in 2 patients, cellulitis in 3 patients, tromboflebilitis in 2 patients,
parestesis in 4 patients, hematoma in 2 patients and edema in 2 patients, as minor complications. Stabilisation of all minor complications were obtained with medical therapy. Minor complication rate was 4.5%.
There were no major complication as deep venous trombosis. Recanalization was detected in 9 patients
during medical examinations. Recanalization rate was 2.9%. A catheheter part was stuck in greater
saphenenous vein in one patient after exposing to laser energy. It was extracted with open surgery. Conclusion: Endovenous laser ablation procedure is performed and replaced surgical therapy with high clinical success in our clinic as in various other medical centers.
Key Words: Varicose veins; laser therapy
Da mar Cer Derg 2013;22(1):130-5
Orhan BOZOĞLAN,
a
Bülent MEŞE,
a
Erdinç EROĞLU,
a
Murat ARI,
a
Kemalettin ERDEM,
b
Muhteşem Erol YAYLAc
a
Kalp ve Damar Cerrahisi AD,
Kahramanmaraş
Sütcü İmam Üniversitesi Tıp Fakültesi,
Kahramanmaraş b
Kalp ve Damar Cerrahisi AD,
Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Tıp
Fakültesi, Bolu c
Afyon 5 Nolu Aile Sağlığı Merkezi,
Afyon
Geliş Tarihi/Received: 11.12.2012
Kabul Tarihi/Accepted: 20.02.2013
Bu çalışma, Türk Kalp ve Damar Cerrahisi
Derneği 12. Ulusal Kongresi (8-11 Kasım
2012, Antalya)’nde poster olarak tebliğ edildi.
Yazışma Adresi/Correspondence:
Orhan BOZOĞLAN
Kahramanmaraş
Sütcü İmam Üniversitesi Tıp Fakültesi,
Kalp ve Damar Cerrahisi AD,
Kahramanmaraş,
TÜRKİYE/TURKEY
orhanbozoglan1975@hotmail.com
doi: 10.9739/uvcd.2012-33080
Copyright © 2013 by
Ulusal Vasküler Cerrahi Derneği
ORİJİNAL ARAŞTIRMA Ven Hastalıkları
BÜYÜK SAFEN VEN VARİSLERİNİN TEDAVİSİNDE ENDOVENÖZ LAZER ABLASYON… Orhan BOZOĞLAN ve ark.
Damar Cer Derg 2013;22(1) 131
ronik venöz yetmezlik (KVY) ve buna bağlı
olarak gelişen alt ekstremite varisleri oldukça yaygın görülen birsağlık problemidir. 18-
64 yaş arası erkek ve kadınların %30’unda varis
görülür.
1 Varisler asemptomatik olabileceği gibi şiddetli semptomlara da yol açabilirler. Uzun süre ayakta durmakla ağrı, kaşıntı, yanma, karıncalanma, gece
krampları, ödem, kronik olgularda cilt değişiklikleri ve venöz ülserler görülebilir. Kişilerin günlük aktivitelerini engeller, iş ve zaman kaybına neden
olabilir.
2 Yüzeyel venöz yetmezlik en sık vena safena magna’da (VSM) (%60), daha az sıklıkla da vena
safena parva (VSP), perforan venler, gonadal ve pelvik venlerde görülür.
3 Yüzeyel venöz yetmezlik ve
varislerin tedavisinde uzun yıllardır primer tedavi
yöntemi cerrahidir. Safenofemoral yetmezliğin cerrahi tedavisinde yaygın olarak ligasyon ve stripping
yöntemi kullanılmaktadır.
4 Son yıllarda endovenöz
lazer ablasyon (EVLA),radyofrekans ablasyon (RFA)
ve köpük skleroterapi gibi yöntemler yüzeyel venöz
yetmezlik tedavisinde kullanılmaya başlanmıştır.
Birçok yönden avantajı bulunan bu yöntemler cerrahi yöntemlere alternatif kabul edilmektedir.
5 Minimal invaziv ve komplikasyon oranları oldukça
düşük olan bu yöntemlerden özellikle EVLA, günümüzde uygulanan en güncel tedavidir. Toplumda
yaygın olarak gözlenen ve kozmetik sorun yanında
ağrı, şişlik semptomları başta olmak üzere kronik olgularda ciddi problemlere yol açabilen alt ekstremite yüzeyel venöz yetmezlik ve buna bağlı gelişen
varislerin tedavisinde, endovenöz lazer ablasyon
yönteminin etkinliğini araştırmak amacıyla bu çalışmayı planladık.
GEREÇ VE YÖNTEMLER
Çalışmaya semptomatik safen ven yetmezliği bulunan yaşları 20-65 (ortalama yaş; 36,2±12,8) yıl arasında değişen 258 hasta (120 erkek, 138 kadın)
alındı. Toplam 258 hastada alt ekstremitede safen
venlerine yönelik toplam 308 EVLA işlemi uygulandı. Hastalar işlem öncesinde klinik şiddet, etiyoloji, anatomi, patofizyoloji (CEAP) sınıflamasına
göre sınıflandırıldı. Hastaların işlem öncesi klinik
şikayet ve bulgularının puanlanması sistemine dayanan venöz klinik ciddiyet skoru (VCSS) değerleri kaydedildi. EVLA işlemine hastalara tanısal
amaçlı yapılan renkli Doppler ultrasonografi
(RDUSG) incelemesinde VSM’de mevcut olan yetmezliğin ciddiyetine ve safen ven çapına göre karar
verildi. Safenofemoral bileşkede (SFJ) orta, ileri derece yetmezlik ve SFJ’da safen çapının 5-5,5 cm’nin
üzerindeki hastalarda klinik bulgularla birlikte EVLA işlemine alındı. Ekstremitelerin hiç birinde derin venlerde ileri derecede yetmezlik ve
obstrüksiyon saptanmadı. EVLA işlemi için 980 nm
dalga boylu 12 W gücünde diode lazer kaynağı (Biol as-15D) kullanıldı. Lokal anestezi altında reflü
saptanan safen vene tedavi için uygun olan kaudal
kesiminden ultrason (USG) eşliğinde 21 G iğne ile
perkütan giriş yapıldı. Tümesan anestezi olarak 20
ml %2 prilokain, 500 ml %0,9 izotonik (+4 Cº), 20
ml %8,4 sodyum bikarbonat ve 0,5 mg adrenalin karışımı olarak hazırlanan tümesan lokal anestezi, safen ven çevresine USG eşliğinde 19-21G iğnelerle
otomatik enjektör yardımıyla yapıldı. Tümesan lokal anestezi verilmesinden önce 980 nm diode lazer
kaynağına bağlı çıplak uçlu lazer fiberi katater içerisinden ilerletildi ve USG eşliğinde SFJ’ye 1,5 cm
uzaklıkta olacak şekilde yerleştirildi. Lazer enerjisi
SFJ’ye yakın kısımlarda daha fazla olmak üzere damar çapına, safen venin ciltten derinliğine göre lazer parametreleri ayarlanarak (12W, 1,2-1,8 mm/sn
geri çekme hızı) puls modda (0,2 sn aralık) uygulandı. İşlem sonunda lazer kaynağı üzerinde gösterilen, uygulanan toplam lazer enerjisi kaydedildi.
Santimetreye uygulanan lazer enerjisi (J/cm) toplam lazer enerjisinin tedavi edilen safen venin
uzunluğuna bölünmesiyle hesaplandı. İşlem sonrasında hiçbir hastaya düşük molekül ağırlıklı heparin
yapılmadı. Hastalara analjezik (parasetamol) reçete
edildi. İşlem sonrasına bacağa 2 gün süreyle sıkı
bandaj uygulandı, daha sonrasında 3 ay süreyle destek çorabı önerildi. Hastalar mümkün olduğunca erken sürede günlük aktivitelerine geri dönmeleri
konusunda uyarıldı. Hasta takibi hastalar 1. hafta,
- ay, 3. ay ve 6. ay klinik olarak ve renkli Doppler
USG ile takip edildi. Renkli Doppler USG’de safen
venlerin oklüzyonu, rekanalizasyonu, perforan venler ve rezidü variköziteler değerlendirildi. Gri skala USG ile SFJ 3 cm kaudalinden safen venlerin çapı
ölçüldü. Majör ve minör komplikasyonlar araştırıldı. Hastaların 6. ay takiplerinde VCSS skorlaması
tekrar edildi. Hiçbir hastaya lazer işlemi esnasında
pake eksizyonu yapılmadı. Takip sırasında diz altında variköz pakeleri kaybolmayan toplam 12 hastanın 4’üne lokal pake eksizyonu, diğer 8 hastaya
köpük skleroterapi uygulandı. Bu çalışma Helsinki
Deklerasyonu 2008 prensiplerine uygun olarak yapıldı ve yerel etik kurul kararı alındı.
İSTATİSTİKSEL ANALİZ
Çalışmada elde edilen tüm veriler Windows için
Statistical Package for the Social Sciences (SPSS Inc.,
Chicago, Illinois, USA) 15.0 versiyon bilgisayar
programına yüklendi. Niceliksel değişkenler ortalama±standart sapma (SS), niteliksel değişkenler ise
frekans dağılımı ve yüzde ile verildi. Preoperatif ve
postoperatif gruplar normal dağılıma sahipti. Bu nedenle matematiksel dönüşüme ihtiyaç duyulmadı.
Grupların varyansları da birbirine eşit olduğu ve örneklem sayısı yeterli olduğu için ameliyat öncesi ve
sonrası ölçümlerin karşılaştırılmasında parametrik
bir test olan Wilcoxon signed rank testi kullanıldı.
P değeri ölçümlerinde, p<0,05 değerleri istatistiksel
olarak anlamlı kabul edildi.
BULGULAR
Venöz yetmezlik tanısı esnasında ekstremitelere yönelik yapılan CEAP klinik sınıflama değerlendirmesi, 20 ekstremitede C1 (%6,4), 85 ekstremitede
C2 (%27,5),162 ekstremitede C3 (%51,7), 32 ekstremitede C4 (%10,3), 10 ekstremitede ise C5 (%3,2)
olarak saptandı. Toplamda, 309 ekstremitenin tamamında (%100) primer etiyoloji mevcuttu. Çalışmaya alınan ardışık 258 hastada 109 ekstremitenin
(%35,2) hem yüzeyel hem de perforan venlerinde
yetmezlik mevcut iken, 200 ekstremitenin (%64,8)
sadece yüzeyel venlerinde yetmezlik mevcuttu. Çalışılan 309 ekstremitenin tamamında (%100) patofizyoloji, reflüye bağlıydı. EVLA uygulanan tüm
hastalar semptomatik idi. Çalışma dışı kalma kriteri olarak derin ven trombozu geçirmiş veya renkli
doppler USG’de derin ven trombozu olan hastalar,
VSM ve VSP’ye birlikte müdahale edilen hastalar,
daha öncesinde diz üstü varis cerrahisi uygulanmış
hastalar olarak belirlendi. Toplam 309 safen vene
yönelik EVLA işlemi uygulandı. EVLA işlemi uygulanan safen venlerin çapları diz seviyesinde 3,6
mm ile 6,8 mm arasında (ort. 4,4±2,2), SFJ seviyesinde 3,9 mm ile 12 mm arasında değişmekteydi
(ort. 8,4±2,4). EVLA işlemi uygulanmış en kısa safen
segmenti 12 cm, en uzun safen segmenti 42 cm idi
(ort. 36,2±12,2). Kısa segment safen ven müdahalelerinde ya safen vendeki tortuyozite nedeniyle gide
wire ilerlemeyen veya diz üstü seviyeden kanule
edilemeyen ve bir üst segmenten kanulasyon yapılan hastaları içermekteydi. EVLA işlemi uygulanan
309 safen ven segmentinin uzunluğuna, çapına ve
seyrindeki cilde olan uzaklığına bağlı olarak toplam
1240 joule ile 4826 joule (ort. 4118±1878J), santimetreye ise 70 ile 122 joule arasında değişen (ort.
100,2±14,3 J/cm) lazer enerjisi uygulandı. Birinci
hafta takiplerinde ekstremitelerin %43’ünde ablasyon düzeyinde değişik derecelerde ekimoz, hassasiyet mevcuttu. Ekimoz ve hassasiyetin 2 haftanın
sonunda tamamen gerilediği gözlendi. İşlem yapılan hastalarda majör komplikasyon (DVT, pulmoner emboli, cilt yanığı vb.) saptanmadı. Minör
komplikasyon olarak bir hastada lokal apse, üç hastada sellülit, iki hastada tromboflebit, dört hastada
parestezi, iki hastada hematom, iki hastada ödem izlendi. Tüm hastalar medikal tedavi ile kontrol altına alındı. Minör komplikasyon oranı %4,5 olarak
bulundu. Takip süresince 9 hastada rekanalizasyon
gelişti, rekanalizasyon oranı %2,9 olarak bulundu.
Bir hastada 7 cm’lik kateter fiber enerjisine maruz
kalarak kopma nedeniyle vena safena magnada kalan kateter parçası açık cerrahi ile çıkarıldı (Resim
1). EVLA sonrasında olguların 6 aylık takiplerinde
EVLA uygulanan 300 safen vende (%97,1) tam oklüzyon saptandı. İşlem sonrası 6. ay takiplerde EVOrhan BOZOĞLAN ve ark. BÜYÜK SAFEN VEN VARİSLERİNİN TEDAVİSİNDE ENDOVENÖZ LAZER ABLASYON…
132 Damar Cer Derg 2013;22(1)
RESİM 1: Safen ven içerisinde kopan kateter parçası.
LA uygulanmış hastalarda safen venlerin çapı diz
seviyesinde 1,8 mm ile 4,2 mm arasında (ort.
2,4±0,8mm), SFJ seviyesinde 2,1 ile 6,8 mm arasında değişmekteydi (ort. 3,7±1,0 mm). İşlem öncesine
göre işlem sonrası 6. ayda USG ile ölçülen safen ven
çaplarındaki küçülme istatistiksel olarak anlamlıydı (p<0,05). Tanı esnasında ekstremitelere yönelik
yapılan VCSS değerleri ortalama 7,0±2,7 iken, işlem
sonrası 6. ay değerlendirmede VCSS değerleri ortalama 2,4±1,4 idi. İşlem öncesine göre işlemden sonraki 6. ayda yapılan VCSS değerlerindeki düşme
istatistiksel olarak anlamlıydı (p<0,05). Preoperatif
ve postoperatif veriler Tablo 1’de ve EVLA sonrası
komplikasyonlar Tablo 2’de gösterildi.
TARTIŞMA
Kronik venöz yetmezlik (KVY) ve buna bağlı gelişen alt ekstremite varisleri yaşam kalitesini önemli
ölçüde etkileyen, sosyoekonomik sonuçlarıyla
önemli bir klinik durumdur.
1 Varislere neden olan
venöz yetmezlik en sık yüzeyel venlerde daha nadiren de derin venlerde görülür. Yüzeyel venöz yetmezlik en sık VSM’de (%60), daha az sıklıkla da
VSP, perforan venler ve gonadal-pelvik venlerde
görülür.
6 Varis tedavisinde cerrahi tedavi genel veya spinal anestezi ileyapılmaktadır. Hastaların cerrahi tedavi sonrası normal aktivitelerine dönmeleri
2-3 hafta kadar sürmektedir. Ayrıca cerrahi tedavinin sinir hasarı, yara enfeksiyonu, kanama, yüzeyel
trombofilebit, hematom, DVT ve pulmoner emboli gibi potansiyel komplikasyonları mevcuttur.
2,6
KVY ve buna bağlı gelişen varislerin tedavisinde
son on yıl içerisinde büyük ilerlemeler olmuştur.
EVLA, RFA ve köpük skleroterapi gibi yöntemler
çoğu durumda cerrahi yöntemlerin yerini almıştır.
7
Van Den Bos ve ark.nın yaptığı meta analizde, 119
çalışma incelenmiş ve 12.320 bacağa ait sonuçlara
göre, yüzeyel venöz yetmezlik tedavisinde klasik
cerrahi tedavi yöntem stripping ile %78, köpük
skleroterapisi ile %77, RFA ile %84 ve EVLA ile
%94 başarı bildirilmiştir.
8 Van den Bremer ve
ark.nın 323 hastada 403 bacağa yaptıkları EVLA sonuçlarına göre, tedavi sonrası yapılan 6 haftalık takipte, VSM’de %93,7 oranında tam oklüzyon, %4
oranında kısmi oklüzyon ve %2,3 oranında ise rekanalizasyon saptanmıştır.
9 VSM reflüsünde EVLA tedavisinin etkili ve güvenli bir yöntem olduğunu,
uygulamasının kolay, hasta tarafından kabul edilebilir bir işlem olduğunu bildirmişlerdir.
9 Theivacumar ve ark. 644 bacağa uyguladıkları EVLA tedavisi
sonrasında 3 aylık takiplerde 599 bacakta (%93)
VSM’de tam oklüzyon ve bunun yanında %10,2
oranında geçici tromboflebit, %1,1 oranında parestezi ve %0,2 oranında DVT gibi komplikasyon bildirdiler.
10 Agus ve ark. 1050 hastada 1076 bacakta
safen venlere yönelik 810 ve 980 nm diode lazer cihazı ile uyguladıkları EVLA tedavisinde 3 yıllık takiplerde %97 oranında tam oklüzyon saptadılar ve
majör bir komplikasyon bildirmediler.
11 Bizim çalışmamızda 258 hasta 309 bacak safen venlere yönelik toplam 309 EVLA işlemi uygulandı. Altı aylık
takip sonucunda rekanalizasyon oranı 9 hasta ile
%2,9 olarak tespit edildi. Minör komplikasyonlar
olarak geçici ve kendini sınırlayan, klinik sekeli olBÜYÜK SAFEN VEN VARİSLERİNİN TEDAVİSİNDE ENDOVENÖZ LAZER ABLASYON… Orhan BOZOĞLAN ve ark.
Damar Cer Derg 2013;22(1) 133
Preoperatif Postoperatif
n=258 n=258 p
Yaş 36±8,6
Cinsiyet E/K 124/134
Sağ/sol bacak 6,8±1,8
Ort. SFJ reflü süresi (sn) 6,8±1,8
VSM cilt mesafesi (mm) 3,6±1,6
VSM çap (dizüstü) (mm) 4,4±2,2 2,4±0,8 p<0,05
VSM çap (SFJ) (mm) 8,4±2,4 3,7±1,0 p<0,05
VCSS 7,0±2,7 2,4±1,4 p<0,05
TABLO 1: Preoperatif ve postoperatif veriler.
VSM: Vena safenamanga; SFJ: Safenofemoral bileşke; VCSS: Venöz klinik ciddiyet skoru.
n=258 %
Ağrı süresi (gün) 4,4±3,2
Ekimoz ve hassasiyet 132 43
Flebit 4 1,2
Hematom 2 0,6
Lokal abse 1 0,3
Ödem 2 0,6
Parestezi 4 1,2
Yanık 0 0
DVT/PE 0 0
TABLO 2: EVLA sonrası görülen komplikasyonlar.
EVLA: Endovenöz lazer ablasyon; DVT: Derin ven trombozu; PE: Pulmoner emboli.
Orhan BOZOĞLAN ve ark. BÜYÜK SAFEN VEN VARİSLERİNİN TEDAVİSİNDE ENDOVENÖZ LAZER ABLASYON…
134 Damar Cer Derg 2013;22(1)
mayan semptomları, majör komplikasyonlar olarak
ise ilave girişimleri, hastanede yatışı gerektiren ve
kalıcı sekelleri içeren klinik durumları belirledik.
Çalışmamızda işleme bağlı majör komplikasyon
(DVT, pulmoner emboli, cilt yanığı) gelişmedi. Literatürde EVLA sonrası kullanılan malzemeye bağlı (lazer fiberinin kırılması gibi) komplikasyonlar
nadirdir. Bizim çalışmamızda bir hastada 7 cm’lik
kateter distal ucu lazer enerjisine maruz kalarak
kopma nedeniyle vena safena magnada kaldı, mini
cerrahi insizyonla safen ven içerisinden çıkarıldı.
Bu komplikasyonun kateter ile fiberin kilitleme mekanizmasındaki teknik bir hatadan kaynaklandığı
anlaşıldı. İki ekstremitede variköz venlerin trombozuna bağlı lokal yüzeyel tromboflebit (%2) gelişti. Bir hastada VSM’de mikroperforasyon ve VSM
ön kesimine lokalize klinik önemi olmayan hematom gözlendi. Bir hastada safen ven trasesinde femur 1/3 distal bölgesinde gelişen apsenin hematoma
sekonder geliştiği, hastanın diyabetik olması ve ayak
hijyeninin iyi olmamasına bağlı olduğu düşünüldü.
Apse, drenaj ve antibiyotik tedavisi ile tamamen düzeldi. Minör komplikasyon oranı %2 olarak tespit
edildi.
EVLA tedavisinde uygulanan enerji miktarı tedavi etkinliğinde en önemli parametredir. Literatürde başarılı EVLA tedavisi için uygulanması
gereken enerji miktarı hakkında farklı görüşler bildirilmiştir. Theivacumar ve ark. ortalama enerji
miktarı 48 J/cm olarak uyguladıkları 599 VSM’de
tam oklüzyon tespit ederken, 37 J/cm ortalama
enerji miktarı uyguladıkları 45 VSM’de kısmi oklüzyon veya rekanalizasyon gözlemlediler.
10 Çalışmalarında enerji miktarının EVLA ile VSM
tedavisinde başarının ana 54 belirleyicisi olduğunu
ve en iyi sonuçların elde edilmesi için 60 J/cm üzerinde enerji verilmesi gerektiğini savundular.
10 Çalışmamızda uygulanan enerji miktarı ortalama 99,2
J/cm (68-128 J/cm) idi. Çalışmamızda yüksek enerji miktarı ile ilişkilendirilen cilt yanığı, sinir hasarı
ve diğer majör komplikasyonlarla karşılaşılmadı. Bizim çalışmamızda 6 aylık takipte yüksek tam oklüzyon oranları (%97,1) saptanması ve yüksek enerji
ile ilişkili majör komplikasyon gözlenmemesi nedeniyle, başarılı EVLA tedavisi için ortalama 100 J/cm
enerji uygulanması gerekmektedir. Ancak son zamanlarda kullanmaya başladığımız 1470 nm radial
lazerde 80 J/cm enerji yeterli olmaktadır. EVLA’dan
bir hafta sonraki kontrolde, ekstremitelerin
%55,4’ünde ablasyon yapılan ven trasesi boyunca
değişik derecelerde ekimoz, hassasiyet mevcuttu.
Bizim olgularımızda yüksek ekimoz oranlarının 980
nm dalga boyunda kullandığımız lazer kateterine
bağlı olduğunu düşünmekteyiz. Son altı aydır kullandığımız 1470 nm radial fiberle yaptığımız EVLA
işlemi sonrasında ekimozun belirgin derecede azaldığını gözlemledik. Bu minör komplikasyonların en
geç 2-3 hafta içerisinde tamamen düzeldiği izlendi.
EVLA tedavisinde başarılı sonuçlar için cihaz gücünün (watt) etkisinin olmadığını
12 ve tam tersine etkili olduğunu savunan çalışmalar mevcuttur.
13 Bir
başka çalışmada başarılı EVLA tedavisi sonrası safen ven çapının aylar içinde küçüldüğü ve büyük
çoğunluğunun (%85) 1 yıl sonrasında renkli doppler USG’de fark edilemez hale geldiği gösterildi.
10
Bizim çalışmamızda EVLA işlemi öncesinde ortalama safen ven çapı 7,68±2,62 mm idi. İşlem sonrası 6.
ayda ortalama safen ven çapı 2,62±1,18 mm olarak
ölçüldü. İşlem öncesine göre işlemden 6 ay sonraki
çaplardaki küçülme istatistiksel olarak anlamlıydı
(p<0,05). EVLA tedavisi yaygın olarak VSM obliterasyonu için kullanılmakla birlikte, VSP reflülerinde uygulanması oldukça tartışmalıdır. Ancak açık
safenopopliteal bağlamanın zorluğu nedeniyle, endoluminal tedavi ilgi görmektedir. VSP’nin lateral
popliteal sinire ve sural sinire yakın seyretmesi, bu
vene dikkat edilmesini gerektirmektedir. Biz kendi
kliniğimizde hiçbir hastada VSP’ye EVLA işlemi
uygulamadık. EVLA tedavisi öncesinde ve sonrasında klinik şiddetin ve hasta memnuniyetinin değerlendirildiği çalışmalar vardır. Bu çalışmalarda
tedavi sonrasında klinik şiddetin azaldığı ve hasta
memnuniyetinin arttığı bildirilmiştir.
9 Son yıllarda
birçok klinikte 980 nm lazer yerine 1470 nm radial
fiber lazer tercih edilmektedir. Doğancı ve Demirkilic’in yaptığı çalışmada 980 nm ve 1470 nm radial fiber lazer karşılaştırılmış, ve 1470 radial lazer
lehine daha iyi klinik sonuçlar elde edilmiştir.
14 Biz
de kendi kliniğimizde son 6 aydır rutin olarak 1470
nm radial fiber lazer kullanmaktayız. EVLA’nın minimal invaziv, komplikasyon oranları oldukça düşük, başaralı sonuçlarıyla etkili ve güvenli olduğunu
düşünmekteyiz. Yüzeyel venöz yetmezlik ve buna
BÜYÜK SAFEN VEN VARİSLERİNİN TEDAVİSİNDE ENDOVENÖZ LAZER ABLASYON… Orhan BOZOĞLAN ve ark.
Damar Cer Derg 2013;22(1) 135
bağlı gelişen varislerin tedavisinde yakın zamanda
büyük bir oranda geleneksel cerrahi yöntemlerin
yerini alacağı görüşündeyiz.